En iyi ETF'ler portföyünüzde halihazırda bulunanlardır

İlk borsa yatırımlarımı 30 yıl önce yaptım. Ne kadar iyi olduklarını merak ediyorsanız, o tarihten sonra neredeyse yirmi yıl boyunca hisse senetlerinden uzak durdum. Ta ki bir gün ETF'lere bakmaya başlayana kadar. Bunların arkasındaki fikir şu: Tek tek hisse senetleri değil, tüm piyasayı takip eden bir ürün satın alırsınız; ister İsviçre için SMI veya SPI, ister ABD için S&P 500, isterse hepsi için MSCI World olsun.

Bu finansal ürünlerin sadeliği benim için bir rahatlamaydı. Artık hangi hisse senedinin daha iyi olduğunu düşünmek zorunda değildim: Siemens mi ABB mi, Airbus mı Boeing mi, UBS mi yoksa -o zamanlar- Credit Suisse mi? Hepsini, yüzlerce başka hisse senediyle birlikte aynı anda aldım. Şanslı bir vuruş şansını kaybetmiş olsam da, ETF'lerimin izlediği piyasa getirisini, küçük bir ücret düşüldükten sonra aldım.

Ancak ETF'lere yatırım yapmak günümüzde inanılmaz derecede karmaşık bir hal aldı. Her hafta, sözde daha da iyi bir ürün tanıtılıyor. Hangi ETF'leri alıp hangilerinden uzak durmanız gerektiği konusunda tonla tavsiye var: "Yeni süper ETF" veya "Daha da iyi küresel endeks" gibi başlıklar öne çıkıyor.

Kabul ediyorum, bu beni tedirgin etti. MSCI World'ü ele alalım. Büyük borsalardan 1.300'den fazla hisse senedini bir araya getiriyor. ABD en büyük pazar olduğu için, Amerikan hisseleri hisselerin üçte ikisinden fazlasını oluşturuyor.

Bu aynı zamanda Apple, Microsoft ve Nvidia gibi Amerikan teknoloji devlerinin muazzam bir ağırlığa sahip olduğu anlamına geliyor. Trump'ın dengesiz ekonomik politikaları ve teknoloji hisselerine odaklanması göz önüne alındığında, bu riskleri azaltan bir ETF seçme tavsiyesi makul görünüyor.

Sorun şu ki, ETF portföyünü kurcalayan herkes, bireysel hisse senetlerine yatırım yapanlarla benzer hataları hızla yapıyor. Şöyle ki: Her zaman çok geç kalırsınız. Elbette, MSCI World ETF'imi hemen piyasaya sürebilirim. Ama dolar çoktan düştü. Şimdi satmanın pek faydası olmaz.

Ve elbette, Avrupa, gelişmekte olan piyasalar veya yapay zeka hisselerine odaklanan bir ETF satın alabilirdim. Ama bu, ETF satın alarak aslında kaçınmak istediğim bir şeyi yapmayı gerektirirdi: belirli hisse senetlerinin veya belirli bölgelerin ortalamadan daha iyi performans göstereceğine bahse girmek.

Elbette yatırımcıların portföylerini takip etmeleri ve seçtikleri hedeflerin yıllar boyunca odak noktasında kalmasını sağlamaları gerekiyor. Ancak nihayetinde yatırımlarımı yeniden dengelememeye karar verdim. Akıllıca seçilmiş ETF'ler sayesinde Trump şokunu daha iyi atlatabilen yatırımcılar olabilir. Ancak genel olarak, deneyim bana şunu öğretti: ETF'nizi seçerken en temel kurallara (düşük maliyetler, dengeli risk çeşitlendirmesi ve mümkün olduğunca az ürün) uyarsanız, en iyi ETF'ler genellikle portföyünüzde bulunanlardır.