Ukrayna savaşına ilişkin kararlar: Trump ve Putin BM'de güçlerini birleştirdi

İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Barbara Woodward, Konsey'e yaptığı konuşmada, Rusya ile Ukrayna arasında bir eşitsizlik olmaması gerektiğini söyledi. "Sürdürülebilir barışa giden bir yol bulmak istiyorsak, Konsey savaşın kökenleri konusunda net olmalı" dedi. Saldırganlığın işe yaramayacağının mesajını vermek önemlidir. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Perşembe günü Donald Trump'la görüşmek üzere Washington'a gidecek.
BM Genel Kurulu daha önce iki ayrı, bağlayıcı olmayan karar kabul etmişti. Birincisi, Ukrayna tarafından ortaya atılan, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün korunmasını talep eden ve Rusya'nın saldırganlık savaşını kınayan bildiriydi. 93 eyalet lehte oy kullandı; bu sayı önceki yıllara göre önemli ölçüde daha az. ABD, Rusya, Belarus, Kuzey Kore, Nikaragua, Macaristan, İsrail, Nijer ve Sudan'ın da aralarında bulunduğu 18 ülke ret oyu kullandı, 65 ülke çekimser kaldı.
ABD, başlangıçta kendisi tarafından sunulan, ancak Avrupa Birliği'nin girişimiyle Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ilişkin taleplerle desteklenen bir diğer karar tasarısı üzerinde oylama yapmaktan kaçındı. Bu taslak da 93 oy çoğunluğuyla kabul edildi.
Sonuç olarak, ABD işgalin yıldönümünde her zaman Rusya'dan yana oy kullandı; bu bir ilk olsa da, Trump yönetiminin Münih Güvenlik Konferansı etrafında açıkça ortaya koyduğu apaçık iniş çıkışlar sonrasında pek de şaşırtıcı olmayan bir durum. Rusya tarafında ise ABD'nin tutumu büyük bir övgüyle karşılandı: ABD'nin duruşu dengeli ve olumlu olarak değerlendirildi. Rusya'nın BM Büyükelçisi Vasily Nebenzia, ABD'nin tutumunda "yapıcı değişiklikler"den söz etti. Nebenzia, BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı açıklamada, kararın "ideal olmadığını" ancak "barışçıl bir çözüm bulmak için gelecekteki çabaların bir başlangıç noktası" olduğunu söyledi.
Aynı gün, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD Başkanı Donald Trump tarafından Washington'da kabul edildi ve her ikisi de Avrupa ile ABD arasındaki derin uçurumları olabildiğince az dramatik göstermeye çalıştı. "Odak noktamız en kısa sürede ateşkesi ve kalıcı barışı sağlamaktır. Trump, Pazartesi günü Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında, "Başkan Macron ile görüşmem ileriye doğru atılmış çok önemli bir adımdı" dedi.
Macron daha önce Avrupa'nın Avrupa birlikleriyle olası bir ateşkesi güvence altına alma isteğini işaret etmişti. Trump daha sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de buna katıldığını ve kendisiyle bu konuyu özel olarak görüştüğünü açıkladı.
Ancak Kremlin bunu hemen yalanladı: Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, Rus devlet haber ajansı Tass'a, geçen hafta NATO ülkelerinden barış gücünün varlığını kabul edilemez olarak nitelendiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un tutumuna atıfta bulundu. Yardımcısı Aleksandr Gruşko ise böyle bir konuşlandırmayı bir tırmanma adımı olarak niteledi.
Moskova ve Washington, bir sonraki adım olarak duyurulan ABD-Rusya görüşmelerine ilk etapta Avrupa ülkelerinin dahil olmayacağını bildirdi. Amaç güven oluşturmak, bir noktada Avrupalıların da dahil edilmesi gerekiyor.
Öte yandan ABD'nin, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'e, Ukrayna'nın doğal kaynaklarının büyük bir bölümüne ABD'nin erişimini sağlayacak bir anlaşmayı imzalaması yönündeki baskısı artıyor. Trump, ABD yardımlarının 300 milyar doların üzerinde olduğunu söylüyor; resmi rakamlar ise çok daha düşük. Trump, Macron'un huzurunda Avrupalıların tüm yardımlarını sadece borç şeklinde yaptıklarını açıkladığında, Macron, uyum arzusuna rağmen, başkana bunun doğru olmadığını söylemek zorunda hissetti.
Bu arada Avrupa Birliği'nde, Rusya'nın Avrupa'da dondurulan 200-300 milyar dolar değerindeki varlıklarının nasıl değerlendirileceği konusunda bir tartışma başladı. Bazı ülkeler varlıklara doğrudan el konulması ve bunların doğrudan Ukrayna'ya ödenmesinden yana olsa da (bu adım hukuki açıdan da tartışmalıdır), AB'nin büyük ülkeleri Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen buna karşı çıkıyor. Rusya masaya oturduğunda AB'nin bu fonlara pazarlık kozu olarak erişmesi gerektiğini savunuyorlar.
Şimdiye kadar, dondurulmuş Rus varlıklarının savaştan sonra Ukrayna'nın yeniden inşasında kullanılacağı varsayılmıştı. Dünya Bankası'nın son araştırmasına göre maliyetinin yaklaşık 506 milyar avro olduğu tahmin ediliyor.
taz