Netanyahu ve işaret parmağı

Nükleer bir savaşa hiç bu kadar yakın olmamıştık. 1960'lardaki füze krizi sırasında bile. Bu egolar savaşında durum son derece hassas.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu kendini "dünyanın" şerifi olarak konumlandırdı. Önce Gazze'ye darbe; sonra, gerçek kara düşmanı İran; şimdi de gözünü Pakistan'a dikti. Netanyahu kendini şampiyon, kurtarıcı olarak konumlandırdı ve sonra da biz kendisinden bunu istemediğimiz halde Batı'yı kurtarmak istediğini iddia ediyor.

Ve burada temel olduğunu düşündüğüm bir noktayı vurgulamalıyız. İsrail toplumu ve İsrail vatandaşları bir şeydir ve o ülkenin hükümeti bambaşka bir şeydir. Yahudi toplumu uzun zamandır terörün pençesinde. Bununla mücadele edilmelidir.

Ama Benjamin Netanyahu sefaletini gizlemek için öldürerek ölmeye razı. Başka koşullar altında, hapiste son bulması gerekirdi.

Bu arada Donald Trump, hepimizi endişelendiren bir hamleyle, Pentagon tarafından da doğrulandığı üzere, GBU-57 sığınak delici bombaları kullanarak üç önemli İran nükleer tesisini (Ford, Natanz ve Isfahan) bombalayarak saldırıya katıldı.

Bombalamaların ardından İran hükümeti, küresel enerji piyasasını sekteye uğratabilecek bir önlem tehdidiyle yanıtını artırdı: Hürmüz Boğazı'nı kapatmak.

İşte bu yüzden Netanyahu'yu ve parmağını yakından takip etmeliyiz ki, yanlışlıkla veya istemeden, basmaması gereken bir tuşa basmasın.

@pelaez_alberto