Sudaki eser elementler nemlendirmeyi iyileştirir mi?

Sıvı alımı insan sağlığının temel bir bileşenidir ve geleneksel yaklaşım sıvı ihtiyacını karşılamak için içme suyu tüketmek iken, son on yılda magnezyum, çinko, selenyum, lityum, bakır gibi eser elementlerle (veya mikro besinlerle) zenginleştirilmiş su kullanımına olan ilgi artmaktadır.
Bu yaklaşım özellikle spor, sağlık ve fonksiyonel tıp bağlamlarında zemin kazanmıştır. Ancak tıbbi ve beslenme açısından gerçekten bir fark yaratıyor mu?
Onlar neler?İz elementler , vücudun çok az miktarda (günde 100 mg'dan az) ihtiyaç duyduğu minerallerdir ancak enzimatik, immünolojik, antioksidan ve nöromüsküler süreçlerde kritik roller oynarlar. Bazı mineral su türlerinde doğal olarak bulunurlar veya spor içecekleri ve oral solüsyonlar gibi hidrasyon ürünlerine yapay olarak eklenirler.
Fizyolojik açıdan bakıldığında, sıvı alımı sadece su alımına değil, aynı zamanda elektrolit ve ozmotik dengenin korunmasına da bağlıdır.
Her ne kadar eser elementler sodyum veya potasyum gibi önemli elektrolitler olmasa da bazı çalışmalar bunların varlığının hücre içi su tutulumunu artırabileceğini, hücresel işlevi optimize edebileceğini ve uzun süreli egzersiz durumlarında yorgunluğu önleyebileceğini öne sürmektedir (Maughan ve Shirreffs, 2019).
Frontiers in Nutrition (2022) dergisinde yayınlanan sistematik bir inceleme, eser elementler açısından zengin mineralli suyun, hidrasyonun ötesinde kemik ve kardiyovasküler sağlık üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabileceğini vurguladı.
Sınırlı kanıt, pazarlama ve gerçek dozlarBu bulgulara rağmen, kanıtlar sınırlı ve heterojen olmaya devam ediyor. Birçok çalışma küçük tasarımlar kullanıyor, yeterli kontrollerden yoksun veya birincil sonuç olarak hidrasyonu doğrudan analiz etmiyor. Dahası, bu minerallerin biyoyararlanımı kimyasal formlarına ve tüketildikleri matrikse bağlı olarak değişebilir.
Beslenme açısından kritik bir nokta, birçok ticari eser mineral takviyesinin magnezyum ve çinko gibi temel mineralleri çok düşük dozlarda içermesi ve bunların klinik açıdan önemli miktarlara ulaşmamasıdır.
Örneğin, popüler ürünler günlük gereksinim 300 mg'ı aşabildiğinde doz başına 5 mg'dan az magnezyum içerir. Bu tutarsızlık terapötik bir etki yerine sembolik veya plasebo etkisi yaratır.
Ek olarak, bu ürünleri enerji, performans ve genel sağlık vaatleriyle ilişkilendiren güçlü bir pazarlama stratejisi vardır, ancak bu iddialar her zaman sağlam kanıtlarla desteklenmez. Algılanan değer genellikle gerçek işlevsel değeri aşar.
Suda eser elementlerin kullanımı, özellikle yüksek fiziksel talepleri veya beslenme eksiklikleri olan popülasyonlarda belirli işlevsel faydalar sağlayabilir. Ancak, hacim ve ozmolarite açısından klasik terimlerle "hidrasyonu iyileştirdikleri" kategorik olarak söylenemez. Bu etkileri doğrulamak için daha sağlam ve standartlaştırılmış çalışmalara ihtiyaç vardır.
Bu arada, pazarlama stratejileri tarafından yönlendirilen abartılı iddialara düşmekten kaçınarak, bireyselleştirilmiş ve bilimsel temele dayalı bir yaklaşımın parçası olarak kullanılması durumunda, kullanımının güvenli ve potansiyel olarak yararlı olduğu düşünülebilir.
KONULAR -
Diariolibre