Washington Blöfçüsü

Donald Trump, ¹ Ağustos'ta Avrupa Birliği'ni hedef alan, %30 gümrük vergisi yüklü bir ekonomik tabancanın tetiğini çekecekti. Amerika Birleşik Devletleri ve AB arasındaki son müzakerelerin ortasında yapılan bu açıklama, acımasız ve teatraldi; tipik bir Trumpvari. Ancak sosyal medya mesajlarının ve tehditlerinin "gürültüsünün" ardında, stratejiden ziyade spazmlar, ekonomik ve diplomatik beceriden ziyade dolaşma var.

Trump, uluslararası ticareti bir kez daha bir Western sahnesine dönüştürüyor; kendisi de kendini şerif ilan etmiş, tarifeleri birbiri ardına sıralıyor. Ne yazık ki, sahne artık hiçbir yanılsamaya yer bırakmıyor. Sürekli olarak kuralları değiştirerek, son tarihleri erteleyerek ve gerçekleri çarpıtarak, sözlerini anlamsızlaştırdı. Sabırla inşa edilen çok taraflılık, dünyanın doğaçlama bilek güreşiyle müzakere edildiğine inanan bir adamın kaprisleri tarafından yok ediliyor.

Ancak gerçek, her zamanki gibi direniyor. Avrupa ile iddia edilen ticaret dengesizliği böyle değil: AB'nin mallarda hafif bir fazlalığı, hizmetler tarafında bir açıkla dengeleniyor ve sonuçta zar zor pozitif bir denge oluşuyor. Böyle bir ekonomik savaşı haklı çıkaracak hiçbir şey yok; tek sebep, bir başkanın tüm olasılıklara rağmen kontrolün kendisinde olduğunu kanıtlama takıntısı.