Claudia Cardinale'nin Ölümü: Beş kült filmdeki kariyerine bir bakış

Salı günü, 23 Eylül'de 87 yaşında hayatını kaybeden oyuncu Claudia Cardinale, en büyük yönetmenlerle 150'den fazla filmde rol aldı ve 1960'larda en önemli rollerini elde etti.

Tunus doğumlu Fransız-İtalyan aktrisin sinema kariyerine, sinema tarihine damga vurmuş beş önemli filmle bir bakış.

Venedik Film Festivali'nde ödül alan bu film, Visconti'nin neorealizme dönüşünü simgeliyor . Siyah beyaz çekilen film, Güney İtalya'daki yoksulluktan kaçan bir anne ve dört oğlunun hikâyesini anlatıyor. En büyük çocukları ve karısı Ginetta'nın (henüz genç bir oyuncu olan Claudia Cardinale tarafından canlandırılıyor) yanında kalmak için Milano'ya varırlar.

Film, Rocco'yu canlandıran Alain Delon'un kariyerine yaptığı katkı gibi, Visconti'nin de kariyerini canlandıracaktı. Çekimler sırasında bir dövüş sahnesinde Visconti bir megafon kaptı ve "Beni öldürme Cardinale!" diye bağırdı.

18. yüzyılın başlarında, Naiplik döneminde Paris'teki Mucizeler Sarayı'nda faaliyet gösteren bir çete lideri olan Cartouche karakterinden esinlenen, macera dolu bir film. Jean-Paul Belmondo'nun canlandırdığı bu haydutun ve çetesinin Fransa'daki maceralarını takip ediyoruz.

Claudia Cardinale, canlılık ve çekicilikle dolu genç bir bohem olan gösterişli Venüs'ü canlandırıyor. Bir pusu sırasında sevgilisi Cartouche'u kurtarmak için kendini feda ediyor. Jean-Paul Belmondo ile ilk düeti.

Claudia Cardinale için büyük bir yıldı. En sevdiği filmlerden biri olmaya devam eden Federico Fellini'nin "Sekiz Buçuk" filminin çekimlerinin hemen ardından, Giuseppe Tomasi di Lampedusa'nın romanından uyarlanan film üzerinde çalışmaya başladı. Bu film, Visconti'nin başyapıtı olacaktı.

Muhteşem güzellikteki oyuncu, fatih burjuvaziyi temsil eden kaba ve eğitimsiz bir belediye başkanı olan Don Calogero'nun kızı Angelica'yı canlandırıyor. Salina Prensi (Burt Lancaster), aristokrat bir dünyanın çöküşüne çaresizce tanıklık eder ve sonunda yeğeni Tancrède'nin (Alain Delon) genç kadınla evlenmesine izin verir.

İtalyancası hâlâ pek iyi olmayan Claudia Cardinale, seslendiriliyor. Lancaster'la İngilizce, Delon'la ise Fransızca konuşuyor. Genç başrol oyuncusuyla çekilen bir sahnede Visconti, kulağına Fransızca fısıldıyor: "Delon'u öptüğünde dilini görmek istiyorum." Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülüne layık görüldü.

Bu spagetti western, gizemli bir mızıka sanatçısının (Charles Bronson) trenle Amerikan Batısı'ndaki Flagstone kasabasına vardığı uzun ve efsanevi bir sahneyle başlıyor. Bronson, güzel bir dul kadını acımasız bir suikastçıdan (Henry Fonda) korumak için bir haydutla iş birliği yapıyor.

Jill rolü için Sophia Loren yerine seçilen Claudia Cardinale, filmdeki tek kadın karakter. Diğer filmlerinde olduğu gibi çıplak olarak filme alınmayı reddediyor. "Henry Fonda benimle sevişirken soyunmuyorum. Yine de seksi, değil mi?" demişti onlarca yıl sonra. Dünya çapında büyük bir başarı yakalayan film, vizyona girmesinden elli yıldan fazla bir süre sonra bile, Ennio Morricone'nin müzikleriyle zenginleşen zamansız bir başyapıt olmaya devam ediyor.

Claudia Cardinale ile sinemanın bir diğer ikonu ve seks sembolü Brigitte Bardot'yu ekranda buluşturan bir parodi western. İtalyan, Louise'in (Brigitte Bardot) de göz koyduğu bir çiftliği ele geçirmek için her şeyi yapmaya hazır, güçlü Maria'yı canlandırıyor. Bardot, kız kardeşleriyle birlikte "Fransız Kralları" adlı bir haydut çetesi kuruyor. İki petrolcü kadın arasındaki bu acımasız kavganın unutulmaz bir sahnesinde Cardinale, Bardot'ya tokat atıyor.