Başyazı. Ukrayna'da Savaş: Kiev ve Avrupalılar Kavşakta

Bu Pazartesi, Volodimir Zelenski, 28 Şubat'ta küresel televizyonda küçük düşürüldüğü ve Washington'ı bir parya olarak terk etmek zorunda kaldığı aynı Oval Ofis'te, Beyaz Saray'da Donald Trump ile bir araya gelecek. Kırmızı halı, alkışlar ve Amerikan başkanının Cuma günü Alaska'da Vladimir Putin ile ilgili olarak gösterdiği tüm titizlikle tezat oluşturan nadir bir şiddet sahnesi. Anchorage'da, iki lider arasında bir barış planı taslağı hazırlandı: Ukrayna, güvenlik garantileri karşılığında tüm Donbass'ı bırakmak zorunda kalacaktı. İşgal edilmiş olması önemli değil. Değerlerin bu ahlaksız tersine çevrilmesi önemli değil. Eğer durum buysa, Donald Trump buna inanabilir: En güçlülere verilen Nobel Barış Ödülü onun elinin altında.
Üç buçuk yıllık savaşın ardından, Kiev ve Avrupalı müttefikleri çıkmaza girdi. Çünkü sahada tökezleyen Ukrayna ordusu. Peki, kötü bir anlaşma yapmak mı yoksa birkaç ay içinde tamamen yenilgiye uğrama riskini almak mı daha iyi? Volodimir Zelenski reddederse, Donald Trump Amerikan yardımını kesebilir. Ancak, savunma sanayisi zaten tam kapasite çalışan Avrupa, bu durumu telafi edemeyecek.
"Trump buna inanabilir: En güçlülere verilen Nobel Barış Ödülü onun elinin altında."
Ukrayna'nın tutumunu öngöremesek de, Donald Trump'ın dönüşüyle birleşen bu Rus saldırganlığı, Avrupa'yı en azından önemli bir soruna, yani kendi güvenliğini sağlayamama sorununa uyandırmış olacak. Ukrayna için acı verici olsa bile olası bir barış başarıya ulaşabilirken, Berlin'den Varşova'ya, Paris ve Helsinki üzerinden topyekûn yeniden silahlanmanın yönlendirdiği bu stratejik atılım, savaşın sona ermesiyle sona eremez. Çünkü Donald Trump ve Vladimir Putin için Avrupa bir hedeften başka bir şey değil. Biri için vergilendirilmek, diğeri için istikrarsızlaştırılmak. Ukrayna'da barış imzalandıktan sonra, Anchorage'daki aşıkların barışa karşı daha iyi niyetlere geri dönmeyeceğine inanmak da yanıltıcı olur. Bu nedenle, önde gelen Avrupalı liderlerin Pazartesi günü Volodimir Zelenskiy'e Washington'a eşlik etmesi memnuniyetle karşılanmalıdır.
Kartların yeniden dağıtıldığı şu anda, General de Gaulle'ün Fransa'yı nükleer bir güç yapma kararı bir kez daha yankılanıyor. 1959'da Amerikan-Sovyet rekabeti karşısında yüksek sesle dile getirdiği şüpheleri hatırlamalıyız: "Gelecekte [...] nükleer silahlar üzerinde tekel sahibi olacak iki gücün dünyayı bölmeyi kabul edip etmeyeceğini kim söyleyebilir?" İşte buradayız.
SudOuest