Emzirme muafiyeti. Daha ileri gitmek istiyorum

Çalışma kanununda yapılacak değişikliklerle ilgili tartışmaların, daha fazla annelik koruması, daha iyi emzirme koşulları ve ailelerin refahı konusundaki endişelerden kaynaklandığını varsayıyorum. Bu arzuyu ben de paylaşıyorum.
Dolayısıyla, eğer bu kadar çok kişi aynı fikirdeyse, aile için kamu politikalarının savunulması, çocukların korunması, aile ve iş yaşamının uzlaştırılması konusunda daha ileri gitmek isteyecek siyasal ve toplumsal koşullar oluşacaktır.
Genellikle bu konulara dikkat eden biri olarak, meselenin ne olduğunu anlamamın biraz zaman aldığını itiraf ediyorum.
Çalışma Bakanı'nın açıklamaları, soldan sağa siyasi partilerin, Tabipler Birliği'nin ve diğer sosyal tarafların tepkileri arasında, bir miktar kafa karışıklığı, şaşkınlık ve aşırı tepkiler olduğunu fark ettim. Bir kez daha, medya balonunda, açıklamadan çok gürültü hakimdi.
Aksi takdirde bakalım:
İş Kanunu'nun mevcut metninde (madde 47, fıkra 1), "çocuğuna süt veren anne, emzirme süresince bu amaçla çalışmaktan muaf tutulma hakkına sahiptir." Aynı fıkranın yeni metni ise emzirme süresinin "çocuğun iki yaşına gelmesine kadar" sınırlandırılmasını öngörmektedir.
Bu nedenle, Portekiz Tabipler Birliği, Aile Hekimleri Birliği ve DGS'nin görüşleri doğrultusunda emzirme süresine ilişkin bir açıklama getirilmesi gerekmektedir.
Diğer bir konu ise, sağlık çalışanları ve diğer toplumsal aktörler tarafından eleştirilen, emzirmeyi kanıtlayan tıbbi belgelerin zorunlu olarak sunulması gerekliliğidir.
Bu iki değişiklik, çatışma ve eleştiriye yol açıyor. Hak kaybı, geri adım ve aileye karşı bir önlem olarak görülüyor. Dikkatsiz iletişim, üstesinden gelinmesi zor zorluklar yaratıyor.
Toplumsal istişare yoluyla bir anlayışın geliştirilebileceğine ve bir uzlaşıya varılabileceğine inanıyorum.
Olası bir uzlaşma şöyle olabilir:
- sınırlı emzirme süresinin kabul edilmesi;
- Annenin tıbbi bir belgeye ihtiyaç duymadan, emzirdiğine dair bir namus sözü kabul etmesi.
Cumhuriyet Meclisi'nin de ortaya çıkan görüş ayrılıklarını aşabilmemizi sağlayacak bir siyasi anlayış doğrultusunda çalışabileceğinden eminim.
Dünyanın en düşük doğum oranlarından birine sahip, ciddi demografik değişimler yaşayan bir ülkede çok daha fazlasına ihtiyaç olduğunun bilincinde olalım!
Çocuk sıkıntısı var. Çocuklu aile sıkıntısı var. Çocuk istemedikleri için değil, çok zor olduğu için.
Bir toplum ve kültür çocuk sahibi olmamaya ne kadar “alışırsa”, bu durum o kadar pekişiyor ve çocuk sahibi olunmuyor.
Konut, düşük ücret, istikrarlı iş gibi çözülmesi çok zor sorunların olduğunu biliyorum.
Ama daha ileriye gitmek istiyorsak şimdi izlenebilecek yollar var.
İki önerim var.
Happy Daycare'i TÜM çocuklara genişletin. Çocuk bakım tesisleri yakın ve erişilebilir olmalıdır. Kreş yeri bulma zorlukları, genç ebeveynlerin karşılaştığı en büyük engellerden biridir.
Çocuğun ilk iki yılında, emzirmeye bağlı kalmadan, ebeveynlerin çalışma saatlerini azaltmak. Bu çok daha adil, etkili ve eşitlikçi olacaktır. Topluma güçlü bir mesaj olacaktır. Yaşamın ilk yıllarında çocuklarla geçirilen zaman, fiziksel ve duygusal gelişimleri için çok önemlidir.
Hükümetten cesur olmasını istiyorum. Cumhuriyet Meclisi'nden yasa çıkarmasını istiyorum. Topluma ve işletmelere çalışma koşullarının da bir yatırım olduğunu hatırlatıyorum.
observador