Trump yine komplo teorilerine sarılıyor: Bu kez Obama’nın tutuklandığını gösteren yalan video paylaştı

ABD Başkanı Donald Trump, eski Başkan Barack Obama’nın Oval Ofis’te gözaltına alındığını gösteren yapay zekâ ile üretilen bir videoyu paylaştı. Paylaşımın ardından Trump’ın 2010’lardan bu yana Obama hakkında yaydığı komplo teorileri yeniden tartışma konusu oldu. Petek Uğur derledi.
ABD Başkanı Donald Trump, eski Başkan Barack Obama’nın Oval Ofis’te tutuklandığı sahte bir videoyu 21 Temmuz Pazartesi günü yeniden paylaştı.
Yapay zekâ destekli video, FBI ajanlarının toplantıya baskın düzenleyerek Obama’yı diz çöktürdüklerini ve kelepçe taktıklarını, Trump’ın ise gülümseyerek izlediğini gösteriyor. Bu sırada Village People’ın “Y.M.C.A.” şarkısı çalıyor.
Daha sonra sahte videoda Obama’nın turuncu tulum giymiş bir şekilde hücrede görülüyor. Videonun başında Obama ve eski Başkan Joseph R. Biden Jr. dahil olmak üzere Demokrat liderlerin “Kimse kanunun üstünde değildir” dedikleri gerçek görüntülerden oluşan bir derleme yer alıyor.
Bu sahte video sosyal medyada epey konuşuldu. Peki Trump, eski Başkan Obama’ya karşı ilk kez mi komplo düzenledi?
Trump, eski ABD Başkanı Barack Obama’yı 2016 seçimlerinin ardından kendisine karşı bir darbe girişimi düzenlemekle suçladı. Trump, Obama’nın Rusya’nın seçimlere müdahalesine dair istihbarat değerlendirmelerini uydurduğunu ve bunun “vatana ihanet” suçu olduğunu iddia etti. Donald Trump, eski FBI Direktörü James Comey, eski Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper ve dönemin başkan yardımcısı Joe Biden’ın da bu komploya dahil olduğunu ileri sürdü.
Obama Trump’ın iddiasına şu yanıtı verdi:
“Başkanlık makamına saygı duyduğumuzdan, ofisimiz normalde Beyaz Saray’dan çıkan sürekli saçmalık ve yanlış bilgilere yanıt vermeyi uygun görmemektedir. Ancak bu iddialar, yanıt verilmesini gerektirecek kadar çirkin niteliktedir. Bu tuhaf iddialar gülünçtür ve dikkatleri başka yöne çekmek için yapılan zayıf bir girişimdir.”
Barack Obama’nın 2008’deki başkanlık kampanyası sırasında başlayan komplo teorileri, başkanlığı boyunca ve sonrasında da sürdü. Doğum yeri, dini inancı ve vatandaşlığı hakkında çeşitli iddialar ortaya atıldı. Obama’nın Anayasa’nın İkinci Maddesi’nde yer alan şartlara göre Amerika Birleşik Devletleri’nde doğmuş bir vatandaş olmadığı ve bu nedenle başkanlık için uygun olmadığı iddia edildi. Bu komplo teorisine “birtherism” deniyor.
Oysa Obama’nın doğum yerinin, ABD Başkanı olarak görev yapmaya uygun olup olmasının önemi yok. Obama’nın annesi Kansas doğumlu bir ABD vatandaşı. Bu da ABD yasalarına göre Obama’yı “doğal vatandaş” yapıyor. Yine de Obama yönetimi, iddialara yanıt olarak Obama’nın doğum belgesini dijital olarak yayımladı.
Trump 2011’de, Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı’nda başkanlık seçimlerine aday olmayı düşündüğünü açıkladı. Daha sonra talk şovlara çıkan Trump, “Onun doğum belgesini göstermesini istiyorum. O doğum belgesinde onun hoşuna gitmeyen bir şey var” diyerek Obama’yı doğum belgesini yayınlamaya çağırdı.
Trump’ın bu çağrısıyla birlikte doğum belgesi tartışması yeniden gündeme geldi. Obama yönetimi bu kez, doğum belgesinin daha detaylı bir versiyonu kamuoyuna sundu.
Belgenin paylaşılmasının ardından Trump bir basın toplantısı düzenleyerek tartışmayı kendisinin başlattığını kabul etti, ancak belgeyi hâlâ değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Trump, ilerleyen süreçte belgenin sahte olduğunu iddia ederek “birtherism” teorisini körüklemeye devam etti.
El Kaide lideri Usama bin Ladin, 2 Mayıs 2011’de yerel saatle 01.00’den sonra, Pakistan’ın Abbottabad kentinde düzenlenen bir CIA operasyonunda öldürüldü. ABD Donanması’na bağlı özel kuvvetler birimi Navy SEAL tarafından gerçekleştirilen baskında, bin Ladin silahla vurularak öldürüldü. Operasyonun ardından dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray’dan yaptığı açıklamayla haberi dünyaya duyurdu.
Ancak kısa süre içinde sosyal medyada ve bazı sağcı medya kanallarında operasyonun gerçekliği sorgulanmaya başlandı. Bu komplo teorilerine göre öldürülen kişinin aslında Usama bin Ladin olmadığı, Obama yönetiminin bir dublörü öldürterek kamuoyunu yanılttığı iddia edildi.
Trump 2020’de ise bin Ladin’in hâlâ hayatta olduğunu ve Obama’nın az kalsın operasyonda yer alan Seal 6 Takımı’nı öldürtebileceğini iddia eden bir tweeti yeniden paylaşarak Usama bin Ladin’in ölümü hakkındaki komplo teorilerini yeniden gündeme taşıdı.
Trump, 2016 başkanlık seçimlerinden bu yana, dönemin başkanı Barack Obama’nın kendi kampanyasına casus yerleştirdiğini iddia etti. Donald Trump, başkanlık adaylığı sürecinde kendisine yönelik bir komplonun yürütüldüğünü ve Obama ile eski başkan yardımcısı Joe Biden’ın, ABD istihbarat kurumlarını kullanarak Trump kampanyasını izlettirdiğini öne sürdü.
FBI, 2016 kampanyası sırasında Trump’a yakın bazı isimlerin Rus yetkililerle yoğun temas kurması üzerine bir soruşturma başlattı. Bu süreçte bazı kampanya danışmanları hakkında teknik takip kararı alındı. Ancak Obama ya da Biden’ın bu süreci yönettiğine dair herhangi bir kanıt bulunmadı.
Trump ayrıca, FBI’ın kampanyasına köstebek yerleştirdiğini de iddia etti. Oysa Adalet Bakanlığı’na bağlı denetçiler, FBI’ın kampanyaya doğrudan ajan yerleştirmediğini, bazı isimlerle ilgili bilgi toplamak için geleneksel istihbarat yöntemlerini kullandığını raporladı. Kampanya üyelerinin köstebek olmaya zorlandığına dair bir bulguya da rastlanmadı.
Trump Tower’ın dinlendiği iddiası da 2017’de Trump tarafından dile getirildi. Ancak Adalet Bakanlığı, bu iddiayı destekleyecek herhangi bir delil olmadığını açıkladı.
Trump’ın en çok bahsettiği iddialardan biri de Obama döneminde yapılan “unmasking” yani istihbarat raporlarındaki anonim isimlerin ortaya çıkarılması süreci. Ancak bu işlemlerin tamamı yasal prosedürlere uygun şekilde yürütüldü . Trump yönetimi tarafından açıklanan belgelerde herhangi bir usulsüzlük saptanmadı.
Trump’ın 2016 seçim sürecinde körüklediği komplo teorileri, 2020 başkanlık seçimlerinde de kampanyasının merkezinde yer aldı. Hatta bir konuşmasında, “Dört yıl hakkımı yediler, yeniden başlatmalıyız” diyerek anayasa dışı bir üçüncü başkanlık dönemi çağrısında bulundu.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), 2006’da El Kaide’nin Irak kolunun bir uzantısı olarak “Irak İslam Devleti” ismiyle kuruldu. Örgüt, 2013’te Suriye’deki iç savaştan faydalanarak genişledi ve adını IŞİD olarak değiştirdi. Kurucuları arasında Ebu Musab ez Zerkavi’nin takipçileri yer alırken, en bilinen lideri 2010’dan 2019’da öldürülene dek örgütü yöneten Ebu Bekir el Bağdadi oldu.
Donald Trump, 2016 başkanlık kampanyası sırasında Barack Obama’yı terör örgütü IŞİD’in kurucusu olmakla suçladı. Florida’daki bir mitingde konuşan Trump, “Onlar Başkan Obama’yı onurlandırıyor. O IŞİD’in kurucusu” dedi. Trump, o dönemki rakibi Hillary Clinton için de “ortak kurucu” dedi. Demokrat Parti’nin başkan adayı Hillary Clinton, Trump’ın bu sözlerinin “Amerika’yı kötülemek” anlamına geldiğini söyledi ve onun, “Putin’in konuşma metinlerini tekrarladığını” ileri sürdü.
Donald Trump, 2011’de Barack Obama’nın ilk kitabı Dreams from My Father’ın yazarı olmadığını iddia etti. Trump, dönemin muhafazakâr televizyon programcılarından Sean Hannity’ye verdiği röportajda, kitabın eski Weather Underground üyesi Bill Ayers tarafından kaleme alındığını iddia etti, “O kitap Hemingway’den iyiydi ama ikinci kitabı ortalama bir insanın yazdığı gibi. Ben diyorum ki, Bill Ayers yazdı” dedi.
Trump bu iddiasını farklı platformlarda da tekrar etti. Laura Ingraham’ın radyo programında ve 2012’de Fox News’e verdiği röportajda da aynı görüşü savundu. Konuyla ilgili 2013’te de bir tweet attı. İddianın dayanağı, Obama ile Ayers’in 1995’te Chicago’da tanışmış olması. Ayers, o yıl Obama için bir kahve daveti düzenlemişti.
Ayers ise yıllar içinde bu komployu yalanladı. Huffington Post’a gönderdiği bir e-postada, bir blog yazarına şaka yollu “Evet, tüm kitabı ben yazdım. Kanıtlamaya yardım edersen telifleri paylaşırız” dedi.
Kaynak: Huffpost, ABC News, BBC, New York Times, 911 Memorial, CNN, Forbes
Medyascope