Sürekli iki seçenek arasında mı kalıyorsunuz? Karar vermenin baş döndürücülüğü


Ne yiyeceğimizden iş yerini nasıl bir stratejiyle yöneteceğimize, hangi dersleri seçeceğimize kadar ucu bucağı olmayan ve kişiden kişiye değişebilen bir şeydir kararlar. Karar vermek, hayatlarımızda sorumlu olduğumuz konuların en iyi şekilde gerçekleşebilmesi adına yapmamız gereken bir şeydir. Ancak özellikle son yıllarda, aşırı uyarılmanın etkisiyle karar vermek daha güç bir hâle geldi.Artık karar verirken, en basitinden en zoruna kadar birçok faktörü değerlendiriyoruz. Hatta ve hatta “Ben ne istiyorum?”, “Hangi seçenek daha iyi?” diye düşünmeyi bırakıp “Ne yaparsam onay alırım?”, “Ne yapmam doğru?”, “Hangisi sosyal medyada daha çok ilgi çekiyor?” gibi sorular zihnimizde dönüp duruyor. Ve işin sonunda, en başında istediğimiz şeyden fazlasıyla uzaklaşmış, zihni dopdolu bir şekilde ya kararsız kalıyoruz ya da yalnızca sonuca ulaşmak için bir karara varıyoruz.

Bu durumu genellikle; öğrenciler, ebeveynler, yöneticiler… gibi kendi bakımlarının sorumluluğu dışında başkalarının bakımlarının sorumluluğunu da üstlenmiş, geleceğe yönelik belirsizlikler yaşamaya daha meyilli, sorumluluk yükü çok fazla olan bireyler yaşayabiliyor. Aynı zamanda mükemmeliyetçiliğe ve aşırı düşünmeye yatkın olan bireyler, “en iyi’’ kararı vermek adına kendilerini daha da yıpratabiliyorlar.

Tükenmişlik: Birey, artık en küçük sorumluluğu dahi almak istemeyebilir ya da alamayabilir.Anksiyete: Sürekli bir düşünce ve baskı hâlinde olmak, stres seviyesini yükselterek bireyleri anksiyete, panik atak gibi durumlara sürükleyebilir.Depresyon: Taşıdığı zihin yüküyle birlikte hayattan doyum alamayan bireyler, farkında bile olmadan depresyona girebilir.Yeme Bozuklukları: Çok karar vermenin bir getirisi olarak temel ihtiyaçlarını arka plana atmaya başlayan bireylerde görülme olasılığı daha yüksektir.Dikkat Eksikliği: Bir kararı sonuca ulaştırmadan bir başkası geldiği için bireylerin zihni sürekli çalışır hâlde oradan oraya geçiş yapmaktadır. Bu nedenle birey, tek bir şeye dikkatini vermekte zorlanabilir.Somatik Ağrılar: Zihni fazlasıyla zorlanan bireyin bedeni de sinyaller vermeye başlayarak ağrı, yanma vb. semptomlar gösterebilir.Unutkanlık,Baş dönmesi,

Karar yorgunluğu, bireylerin hayat kalitesini ve sağlığını etkileyen daha birçok probleme sebep olabilmektedir. Peki bu kadar yoğun hayat tempolarımız içinde, kararlarımızı alırken yorulmamak mümkün mü? Bunun için birkaç adımdan faydalanabiliriz:1. Önemli kararları günün ilk saatlerinde almak: Günün ilk saatleri, hayatın koşuşturmacasına girmediğimiz ve zihnimizin berrak olduğu saatlerdir. Bu saatlerde kararlarımızı alarak gün içinde uygulamak yardımcı olabilir.2. Paylaşmak: Her kararı tek başımıza almak zorunda değiliz. Ortak konularda kararları alırken fikir alışverişi yapmak, işin içinden çıkamadığımız noktalarda yardımcı olabilir.

3. Planlama: Özellikle birbirini etkileyen kararları alırken sistematik bir planlama yapmak; uzun vadede uygulamayı otomatikleştireceği ve sırayla gitmeyi sağlayacağı için yardımcı olabilir.4. İhtiyaçları basitleştirme: Eğer ki gün içinde aldığımız kararlar çok fazla ve karmaşıksa, nispeten daha kontrol edilebilir olan giyim, yemek gibi kararlarımızı basitleştirerek zihin yükümüzü azaltabiliriz.

Karar vermek zorlayıcı olabilir. Özellikle bu kararlar, hayatın belli dönemlerinde yön değişimlerine sebep olduğunda ya da bir başkasını etkilediğinde, bireyler üzerinde daha büyük bir baskı ve stres oluşabilir. Bu dönemleri, güvendiğiniz kişilerle paylaşımlar yaparak; duygu regülasyonunu ve ihtiyaçlarınızı önceliklendirerek planlamak süreci daha kolay geçirmeye yardımcı olabilir.Eğer ki karar verme yolculuğunda çok zorlanıyorsanız ve bazı sorulara cevaplar arıyorsanız, güvenilir bir uzmandan destek almak da çok faydalı olacaktır.
ntv