Sonunda petrole geri dönüş: BP'nin fosil yakıtlara geri dönüşü sismik bir U dönüşüdür, diyor MAGGIE PAGANO

Murray Auchincloss alkışlanmalı. Hataları kabul etmek cesaret gerektirir ve özellikle kamuoyunun ilgi odağı olduğunuzda onları düzeltmeye çalışmak daha da büyük bir cesaret gerektirir.

Ama BP CEO'sunun yaptığı tam olarak bu. İddialı yenilenebilir enerji hedeflerinin çoğundan vazgeçiyor ve kârı artırmak için tekrar petrol ve gaz üretimini artırmaya odaklanıyor.

Kanadalı patronun bu değişimi bir sıfırlama, hatta temel bir sıfırlama olarak tanımlamasına itiraz edebilirsiniz.

Bu çok zayıf bir açıklama: Bu, petrol devinin gösterişli Beyond Petroleum sloganlarından ve yenilenebilir enerji grubu olma yolundaki daha da gösterişli girişimlerinden kesin bir şekilde uzaklaşmasını sağlayacak sismik bir U dönüşü.

BP, beş yıl önce, yenilenebilir enerjiye yatırımı artırırken, 2030 yılına kadar petrol ve doğalgaz üretimini yüzde 40 oranında azaltmak gibi emsalleri arasında en saçma hedeflerden birini belirlemişti.

Şimdi Auchincloss tam tersini yapıyor: 2027'ye kadar fosil yakıtlara yaptığı yatırımları yüzde 20 artırarak 8 milyar sterline çıkarmayı hedeflerken, yenilenebilir enerjiye yaptığı harcamaları yıllık yaklaşık 1,2 milyar sterline düşürmeyi hedefliyor. Bu, planlanandan 4 milyar sterlin daha az.

Yeşil U dönüşü: BP patronu Murray Auchincloss iddialı yenilenebilir enerji hedeflerinin çoğundan vazgeçiyor ve kârı artırmak için petrol ve gaz üretimini artırmaya yeniden odaklanıyor

Başkan Trump'ın 'del, bebeğim, del' sözünü ciddiye alan tek şirket BP değil. Shell ve Norveç'in Equinor gibi rakipleri de yenilenebilir enerji kaynaklarını azaltıyor.

Tüm büyük petrol şirketleri, önümüzdeki on yıllar boyunca istikrarlı enerji kaynaklarına yönelik artan talebi karşılamak için yenilenebilir kaynaklardan daha fazla kapasiteye sahip olsalar bile daha fazla fosil yakıta ihtiyaç duyulacağını biliyor. İronik olarak, bu talebin çoğu elektrikli araçların ve AI veri merkezlerinin yükselişinden geliyor.

Ancak Auchincloss henüz ateşten kurtulmuş değil. Hissedarlar, kendilerine pahalıya mal olan BP'nin birçok hatasından dolayı öfkeli.

Eski CEO Bernard Looney'nin yeşillik konusunda aşırıya kaçmasından bu yana, temettüler dahil toplam getiri sadece yüzde 36 oldu.

Bunu Shell ve Exxon yatırımcılarının sırasıyla yüzde 82 ve yüzde 160 oranında getiri elde etmesiyle karşılaştırın.

En mutsuz olanlardan biri de, 70 milyar sterlinlik şirkette 4 milyar sterlinlik hissesi bulunan ve BP'nin tutumunu değiştirmesi çağrılarını yönlendiren etkili aktivist grup Elliott Management.

Bu U dönüşü BP'nin üzerindeki baskıyı azaltacak mı yoksa başkan Helge Lund bu kadar çok hataya göz yumduktan sonra görevine devam edebilecek mi, bunu söylemek için henüz erken.

Devralma konuşmaları hala havada, muhtemelen Shell veya ABD'li büyük petrol şirketlerinden biri tarafından. Aynı şekilde, petrol şirketlerinin daha yüksek değerlemeler taşıdığı Londra'dan New York'a listelenmesi konuşuluyor.

Hisseleri sıfırlamayla birlikte 430,9 peniye geriledi ve geçen yılın 520 penilik zirvesinin oldukça altında kaldı.

Bahse değer mi? Evet. Ancak yalnızca yatırımcılar BP'nin yolda kalabileceğine, yeşil lobicilerin kaçınılmaz baskısına direnebileceğine ve Petrole Geri Dönmeye devam edebileceğine ikna edilirse.

U dönüşlerinden bahsetmişken. Muhafazakar bir hükümetin savunmaya daha fazla harcama yapmak için dış yardım bütçesini azalttığını hayal edin.

Veya NHS İngiltere genel müdürünü istifa etmekten başka çaresi kalmayacak şekilde zorlamış ve bürokrasiyi azaltmak için sağlık hizmetlerindeki en üst düzeyde binlerce kişiyi işten çıkarmayı planlamış olsaydı.

İşçi Partisi muhalefetinin nasıl uluyacağını hayal edebilirsiniz. Bu nedenle İşçi Partisi'nin bu dramatik kararları alarak ve bir kez olsun ülkeyi partiden önce koyarak nasıl bir vites değiştirdiğini görmek dikkat çekici.

Ne yazık ki bu değişiklikler aynı zamanda gösteriyor ki -ve bunlar doğru değişiklikler- geçmiş Muhafazakar Parti yönetimleri hatırladığımızdan daha da işe yaramazdı.

Savunma harcamaları Trump'ın taleplerinden önce bile artacaktı ve Muhafazakarlar tarafından atanan Amanda Pritchard'ın NHS'yi yönetmede, hatta reform etmede bile umutsuz olduğunu her aptal görebilirdi.

Her iki kararın da İngiliz şirketleri ve çalışanları üzerinde olumlu bir etki yaratması bekleniyor.

Arttırılan savunma bütçesi İngiltere'de harcanırsa, BAE, Rolls-Royce, Babcock ve Chemring gibi ABD fırsatçılarının saldırısı altındaki şirketler için binlerce iş yaratılabilir.

Wes Streeting, köklü NHS reformu konusunda açıkça ciddi. DEI işlerini yasaklayarak başlayabilir - NHS daha fazla şef istihdam ederse bu paranın daha iyi bir kullanımı ve hastalar için daha sağlıklı olur - ve İngiliz Tabipler Birliği'ni eğitilen doktor sayısını artırmaya zorlayabilir.

Hemşirelere burs verilmeli, aile hekimleri muayenehanelerini mini acil servis gibi çalışacak şekilde modernize etmeli.

Uzun vadede, ülkenin refahını iyileştirmek, giderek artan NHS maliyetlerini düşürmenin en kesin yoludur.