İnanılmaz su altı tüneli, Manş Tüneli'nden 5 kat daha büyük ve dünyanın en uzunu olacak

Basra Körfezi'nin altından geçmesi planlanan tünel, Manş Tüneli'nin beş katı büyüklüğünde olup dünyanın en uzun tüneli olabilir.

Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, bu hafta İran'ın başkenti Tahran'ı ziyaretinde projeyi görüştü ve önerilen projenin iki ülkeyi birbirine bağlaması ve Batı Asya ile Hazar Denizi arasındaki bağlantıyı artırması bekleniyor.

Tamamlandığında su altı tüneli 190 kilometre uzunluğunda olacak ve bu uzunluk, dünyanın şu anki en uzun tüneli olan 68 kilometrelik Chengdu metrosunun üç katından fazla olacak.

Bu , 1988-1994 yılları arasında 17 milyar sterline mal olan 38 kilometrelik Manş Tüneli'nden de büyük bir fark yaratacak.

Katar Emiri, İran lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney ile yaptığı görüşmede, çalışmaların başlatılması ve planların gerçeğe dönüştürülmesi konusunda kararlı olduğunu dile getirdi.

Mevcut önerilere göre tünel Katar'ın kuzeyinden başlayıp İran kıyılarına, Deyyer yakınlarına kadar 118 mil uzanacak.

İnşaatın ne kadara mal olacağı henüz bilinmiyor ancak iddialı yapısı ve büyüklüğü göz önüne alındığında bütçenin milyarlarca doları bulacağı tahmin ediliyor.

Maliyete rağmen, planlar hayata geçerse her iki ülke için de önemli bir yatırım getirisi sağlayabilecek açık ekonomik faydalar bulunmaktadır.

Katar, Avrasya pazarlarına daha kolay erişim sağlayacak ve bu pazarlar üzerinden, sadece doğalgazdan 200 milyar dolar gelir elde ettiği tahmin edilen önemli petrol ve doğalgaz ihracatını taşıyabilecek.

Ayrıca, emirliğin şu anda dünyanın farklı bölgelerine bağlanmak için bağımlı olduğu Suudi Arabistan'a olan bağımlılığını da azaltacaktır.

Doha ve Riyad arasındaki gerginlik son yıllarda giderek daha da gergin bir hal aldı. Krallık, Katar'ı 2017 yılında Müslüman Kardeşler'i desteklemekle suçladı ve Mısır , BAE ve Bahreyn'e ülkeye hava, deniz ve kara yoluyla tüm girişleri engellemeleri için baskı yaptı.

Ancak tünelin inşası, Suudi Krallığı'nın ihracat kabiliyetlerine de fayda sağlayacak, Orta Asya, Rusya ve Çin'e erişim imkânı sağlayacak ve Katar'a gelecekteki müzakerelerde faydalı bir pazarlık aracı sağlayacaktır .

Bu aynı zamanda İran'ın ekonomik sıkıntılara yol açan yaptırımları da aşmasını sağlayacaktır.

İran'ın Afrika, Akdeniz ve Avrupa pazarlarına erişiminin de önünü açacak.