Ananda Lewis ve sayısız diğerini ölümcül alternatif kanser tedavilerine yönelten trajik kader cilvesi

Eski MTV yıldızı Ananda Lewis'in bu hafta 52 yaşında meme kanserine karşı altı yıllık mücadelesini kaybetmesinde, Covid dönemi kuralının rol oynamış olabileceği düşünülüyor.

MTV'de video jokeyliği yaparak ünlenen Lewis, geçen yıl 2020'deki karantina döneminde mastektomi yaptıramadığını çünkü Kaliforniya hastanelerinin bunu acil olmayan bir durum olarak değerlendirdiğini açıklamıştı.

O dönemde çıkarılan bir kuralda, hastane alanının 'gerekli olmayan' veya 'seçmeli' prosedürlere ihtiyaç duyanlar yerine, ağır hastalığı olan Kovid hastaları için kullanılması vurgulanıyordu.

Lewis'e 2019 yılında üçüncü evre meme kanseri teşhisi konuldu. Amerikan Kanser Derneği gibi yetkililer, meme dokusunun çıkarılmasının üçüncü evre hastalığın daha fazla yayılmasını önleyebileceğine inanıyor.

Teşhis konulduğunda mastektomi yaptırmak yerine alternatif tıp yolunu seçti ve kendi araştırmalarını yaptıktan sonra, kanseri tedavi ettiği kanıtlanmamış yüksek doz vitaminler ve oksijen odalarına başvurmayı tercih etti.

Daily Mail'e konuşan doktorlar, Covid dönemindeki karantinaların, göz ardı edilen veya tamamen gözden kaçan kanser türlerine yol açan bir saatli bombaya dönüşmüş olabileceğinden ve hastaların kanıtlanmamış tedavilere yönelmesine neden olabileceğinden endişe ettiklerini söyledi.

2020 yılında yapılan Ulusal Sağlık Görüşmesi Anketi, kanser hastalarının üçte birinin randevuların gecikmesi, görüntüleme, ameliyat veya kemoterapi gibi bakımlarında aksamalar yaşandığını ortaya koydu.

Ankette ayrıca meme kanseri hastalarının yüzde 44'ünün tedavi gecikmeleri yaşadığı da ortaya çıktı.

JAMA Network Open'ın araştırmasına göre, 2020 yılında pandemi karantinaları nedeniyle ameliyatlar %17, kemoterapi seansları %15 ve radyasyon prosedürleri %18 oranında azaldı.

Lewis, teşhisinden sonra radyasyona maruz kalma korkusuyla geçmişte düzenli mamografileri reddettiğini itiraf etti. İlk teşhis konulduğunda, her iki memenin de cerrahi olarak çıkarılmasını içeren çift mastektomiye ihtiyacı olduğunu düşünmediğini söyledi.

2020'de çift mastektomi olasılığını değerlendireceğine karar verdi. Ancak Covid kısıtlamaları nedeniyle yaptıramadı.

Sonraki yıllarda bir daha denemedi.

Bunun yerine, Ağustos 2020'de akupunktur, kriyoablasyon ve toksinleri gidermek için kanı filtrelemeyi içeren aferez gibi tedaviler sunan bir tesise gitmek üzere Arizona'ya gitti.

Lewis daha sonra verdiği kararlardan pişman olduğunu ve ameliyat ve geleneksel tedavileri seçmesi gerektiğini söyledi.

O, kemoterapi, radyasyon ve cerrahi gibi modern tıbbi gelişmeler yerine hastalıktan kurtulmak için 'alternatif tedaviler' üzerinde ısrar eden artan sayıdaki kanser hastasından sadece biri.

Avustralyalı sağlıklı yaşam fenomeni Jessica Ainscough, eller ve bilekler gibi ekstremitelerde gelişen agresif bir yumuşak doku kanseri olan epiteloid sarkomla altı yıl mücadele ettikten sonra 2015 yılında 29 yaşında hayatını kaybetti.

Doktorların ısrarı üzerine kolunun kesilmesi yerine, kendi yaptığı araştırmalar ve Arizona kliniğinin tavsiyeleri doğrultusunda kahve lavmanı, çiğ meyve suları içme ve sıkı bir vegan diyeti içeren Gerson Terapisi adı verilen tartışmalı bir tedaviyi seçti.

Onun hikayesi , Netflix'in popüler dizisi Apple Cider Vinegar'da kanserle mücadele eden ve Ainscough ile aynı tedavi yöntemlerini kullanarak hastalığını tedavi etmeye çalışan Milla Blake karakterine ilham kaynağı oldu.

Kanser uzmanları Daily Mail'e, bu tür tartışmalı tedavileri kullanan hastaların sayısında 'endişe verici' bir artış gördüklerini söyledi.

Hastaları, kemoterapi ve radyasyon gibi tedavilerin sert yan etkileri, tedavileri üzerinde kontrol sahibi olma duygusu ve Covid sonrası tıp camiasına karşı artan güvensizlik konusunda endişe duyduklarını belirttiler.

New York'ta tıbbi onkolog olan Dr. Tiffany Troso-Sandoval, 'kanıtlanmamış alternatif tedaviye' doğru olan bu yönelimi 'talihsiz' olarak nitelendirdi.

Daily Mail'e verdiği demeçte, 'Neyse ki, geleneksel kanser tedavisinden tamamen vazgeçip alternatif yöntemlere yönelmeyi seçecek çok küçük bir yüzdelik kesim hâlâ var,' dedi. 'Ancak standart tedaviye ek olarak bütünsel yaklaşımları kullanan kişi sayısı çok büyük ve artıyor.'

Bunlara, örneğin kemoterapi gibi kanser tedavilerinden kaynaklanan ağrı veya mide bulantısını yönetmek için esrar kullananlar da dahildir.

'Kanser tedavisinde geleneksel tıp, onlarca yıllık bilim ve titizlikle incelenen klinik çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. En popüler alternatiflerin birçoğu ise anekdotlara ve kulaktan kulağa yayılan bilgilere dayanmaktadır.'

Dr. Troso-Sandoval, ünlülerin destekleri ve sosyal medyanın yanı sıra yukarıda bahsedilen pandemi sonrası doktorlara karşı güvensizliğin de bunda kısmen etkili olabileceğini söyledi.

Devamını oku

'Hızlı aşı geliştirme ve ardından gelen ulusal zorunluluklar, tıbbi sistemimize olan güvensizliğin artmasına kesinlikle katkıda bulundu' diye açıkladı.

JAMA Network Open'da yayınlanan 2024 tarihli bir araştırma, ABD'de hekimlere ve hastanelere olan güvenin Nisan 2020'de %71'den Ocak 2024'te %40'a düştüğünü tespit etti.

Aşı zorunluluğu aynı zamanda birçok Amerikalının sağlık sistemini zorlayıcı olarak görmesine yol açtı.

Örneğin, Ocak ayında Mel Gibson, Joe Rogan'ın podcast'ine katılarak, dördüncü evre kanser hastası üç arkadaşının, genellikle parazitleri tedavi etmek için verilen ivermektin ve fenbendazol ilaçlarını aldıktan sonra iyileştiğini iddia etti.

2023 yılında yapılan bir araştırmada, kanser hastalarının %70'inin tedavi planlarının bir parçası olarak alternatif tıbbı kullandığı, üçte birinin bunu tek yöntem olarak kullandığı ve %27'sinin alternatif tıp kullanımını onkologlarına söylemeyi reddettiği tespit edildi.

Bunlardan en yaygın olanları D vitamini, balık yağı ve vejetaryen beslenmeydi.

2017 ABD Ulusal Sağlık Görüşme Anketi'ne göre ABD'deki kanserden kurtulanlar vitaminlere, takviyelere, akupunktur, masaj ve diğer terapilere yılda yaklaşık 7 milyar dolar harcıyor. Kanser hastaları toplam alternatif tıp pazarının yaklaşık %11'ini oluşturuyor.

Integrative Cancer Therapy dergisindeki araştırma, 1970'lerde ve 80'lerde kanser hastalarının yaklaşık dörtte birinin alternatif tıbbı bir şekilde kullandığını buldu - ister sadece semptom yönetimi için ister hastalık tedavisi için olsun. 90'larda bu rakam %32'ye ve ardından 2000'lerin başında %49'a yükseldi.

2009'dan 2018'e kadar olan verilerin meta analizi, kanser hastalarının %51'inin alternatif tıbbı bu yollarla kullandığını buldu, ancak iki kanser merkezinde 2020'den 2021'e yapılan bir anket, sayının %70'e çıktığını gösterdi. Yine de, bu hastaların %90'ı geleneksel tedavileri de kullandı.

Asbestos.com'daki Mesothelioma Merkezi'nde onkolog ve hematolog olan Dr. Daniel Landau, Daily Mail'e verdiği demeçte, alternatif tedaviler arayan hastaların çoğunun bunu kemoterapi ve radyasyonun sert yan etkilerinden kaçınmak için yaptığını söyledi.

Her ikisinin de mide bulantısı, kusma, saç dökülmesi, kilo kaybı, nöropati adı verilen sinir ağrısı ve doğurganlık sorunlarına yol açtığı gösterilmiştir.

'Ne yazık ki kemoterapi ve radyasyonun kötü bir ünü var,' dedi Dr. Landau. 'Bu anlaşılabilir bir durum. Hem kemoterapi hem de radyasyonun, insanları korkutan ciddi yan etki potansiyeli var.

'Buna alternatifler bulmaya çalışmak çekici geliyor çünkü bunlar genellikle daha az toksik ve daha tolere edilebilir olma vaatleriyle geliyor. Ayrıca hastaların bakımları üzerinde bir kontrol havasına sahip olmalarını sağlıyor.

'Ancak bazı hastalar geleneksel kısmı tamamen atlamayı ve yalnızca alternatif tedavi aramayı tercih ediyor. Ne yazık ki, bunu yapmayı seçen hastalarda ölüm oranının oldukça yüksek olduğu biliniyor.'

Örneğin, Yale Üniversitesi doktorları 2018 yılında kanıtlanmamış alternatif tedavilere güvenen kanser hastalarının, geleneksel yöntemleri kullananlara göre beş yıl içinde ölme olasılıklarının 2,5 kat daha fazla olduğunu buldu.

Dr. Troso-Sandoval, alternatif tedavilere güvenen birçok hastanın doktorlarına söylemekten korktuğunu, çünkü 'ya bunu söylemenin önemli olmadığını düşündüklerini ya da doktorun kendilerine bırakmalarını söyleyeceğinden korktuklarını' belirtti.

'Bu sorunlu bir durum çünkü bazı takviyeler veya alternatif tedaviler kemoterapiyle etkileşime girebilir veya kombinasyon nedeniyle ek yan etkiler ve toksisite yaratabilir' diye ekledi.

Örneğin, A, C ve E vitaminlerinin yüksek dozlarının, kemoterapi ve radyasyon sırasında kanser hücrelerini hasardan koruduğu ve bu hasarın etkinliğini azaltabileceği gösterilmiştir.

Omega-3 yağ asidi takviyeleri aynı zamanda kanama veya morarma riskini de artırabilir ve bu da ameliyat sırasında kanama riskini artırabilir.

Dr. Landau, 'Alternatif bakım açısından bir bakım standardının bulunmadığı' uyarısında bulundu.

'Eğer birisi tedavi edilebilir bir durumdaysa, mümkün olduğunca kanıtlanmış standardı kabul etmeleri gerektiğini onlara ikna etmeye çalışıyorum' dedi.