Aşk ve ölümün suşisi Chizuko Kimura
%3Aquality(70)%3Afocal(2008x2715%3A2018x2725)%2Fcloudfront-eu-central-1.images.arcpublishing.com%2Fliberation%2FOCDJKM6KIFHLDOPMISIYHZJZ5A.jpg&w=1920&q=100)
Kişi kendi hayatını ve arzularını aşk uğruna ne kadar feda edebilir? Başkasının anısını parlatmak için kendini ne kadar unutabilir? Hem yük hem de kabuk haline gelmiş ölmüş bir kişinin kaderini ve arzularını üstlenerek mutlu olabilir miyiz? Bir bahar gecesi Montmartre'ın boş sokaklarında dolaşırken kendimize tüm bu soruları sorarız. Sabahın biri yaklaşıyor. Yağmur yağıyor. Chizuko Kimura'nın yemeklerini tattıktan sonra onunla baş başa bir saat geçirdik. Eve çok çabuk gitmekten korkarak anı uzatıyoruz. Konuşma garipti, kaybolmuş gezginlerin İngilizcesiyle yapılıyordu, Fransızca ifadelerle süslenmişti, Japonca kelimelerle noktalanmıştı. Garip saatlerde barın sonunda paylaşılan o sırları bilirsiniz, bir daha asla o kişiyi göremeyeceğimizi bildiğimizde ve apaçık gerçekler arasında tökezlerken derin şeyler söylediğimizde.
Chizuko Kimura 55 yaşında. Geçtiğimiz Mart ayında aldığı bir ödül olan Michelin yıldızlı suşi restoranı işleten dünyadaki tek kadın. 18. bölgedeki sakin bir Arnavut kaldırımlı sokakta, hareketli Pigalle semtine bir taş atımı mesafedeki restoranı, her serviste sekiz kişinin kıvrılıp oturduğu büyük bir tezgahı olan küçük, ahşap bir koza. Büyük cumbalı pencereleri olan bu çılgınca zarif Nuh'un Gemisi, kocasının ilk adından sonra Sushi Shunei olarak adlandırılıyor. Beş yıl önce, Chizuko Kimura hayatında hiç nigiri yapmamıştı ve asla yapmayacak.
Libération