Hindistan Dreamliner uçağının düşmesiyle ilgili şok edici bulgular

- Bu felaket Hindistan tarihinin en trajik felaketlerinden biriydi.
- Boeing'deki herkes hayatını kaybetti.
- Uçağın itiş gücünü kaybetmesine neyin sebep olduğu henüz bilinmiyor.
12 Haziran'da, Air India Dremaliner uçağı Ahmedabad havaalanından kalkışından birkaç düzine saniye sonra Hindistan'ın Gujarat eyaletinde düştü .
Kazada 290 kişi hayatını kaybetti, 39'u yerdeydi. Mucizevi bir şekilde bir yolcu sağ kurtuldu.
Hindistan Hava Kazaları Araştırma Bürosu, 171 sefer sayılı uçuşun düşmesine ilişkin ön raporunu yayınladı.
Uçak mükemmel durumdaydı ve mürettebat çok deneyimliydiRaporda, uçağın iyi durumda olduğu ve pilotların deneyimli olduğu belirtiliyor. Kaptan pilotun 8.596 saati uçak tipinde olmak üzere toplam 15.638 saat uçuş süresi, yardımcı pilotun ise 1.128 saati uçak tipinde olmak üzere toplam 3.403 saat uçuş süresi bulunuyor.
En şaşırtıcı olanı ise makinenin motorlarına ilişkin veriler.
Raporda, motorlara yakıt beslemesinin kesildiği belirtiliyor. Motorlar ÇALIŞTIRMA konumundan KESİLMİŞ konumuna geçti, 10 saniye bu konumda kaldı ve ardından yakıt beslemesi geri geldi.
Ancak bu esnada motorlar rölantinin altına düşer ve neredeyse hiç itme gücü üretmez.
Analistlerin belirttiğine göre, raporda uçaktaki fiziksel olaylara ilişkin yeterince ayrıntılı bilgi yer alıyor ve yaşananları anlamak mümkün ancak pilotların konuşmaları ve eylemleri yeterli ayrıntıda anlatılmıyor.
Pilotların konuşmalarının kaydı ve analizi, tüm dava için hayati önem taşıyor olabilir. Kokpit kaydında, bir pilotun diğerine yakıtı neden kestiğini sorduğu duyuluyor. Diğer pilot ise kesmediğini söylüyor.
EAFR verilerine (kokpit ve uçak sensörlerinden alınan kayıtlara) göre, her iki motorun da RPM'leri minimum rölanti hızlarının altına düştü. Bunun sonucunda, uçağın RAT (Ram Hava Türbini) devreye girerek kritik uçak bileşenlerine güç sağladı.
Motorlara yakıt beslemesi neredeyse anında geri gelmiş olsa da, bunun bir önemi yoktu. Yeterli itiş gücüne ulaşmak yaklaşık bir dakika sürüyordu ve uçak yerden hemen yukarıda asılı duruyordu.
Makinenin motorlarına giden yakıtın kasıtlı olarak kesilmesi söz konusu olabilir mi?Havacılık Danışmanlık Şirketi Başkanı Bjorn Fehrm'in vardığı sonuç ise ilginç.
Fehrm, "Kalkış sırasında "VİTES KUTUSUNA" komutu verilip uygulanana kadar her şey normal şekilde ilerler. Daha sonra yakıt kesme anahtarları ÇALIŞTIRMA'dan KESİLMİŞ'e alınır," diye yazıyor.
Uzman, "Anahtarlar güvenli olduğundan ve yanlışlıkla tetiklenmediğinden, bunun bir insan tarafından yapılmış olma olasılığı yüksek. Raporda, bunun yakıt sisteminin içinde gerçekleşmiş olabileceğinden bahsedilmiyor. Hatta bir pilot diğerine 'Neden kapattın?' diye soruyor." diyor; yani anahtarların çalışmasını veya konumunu gördüğünü belirtiyor.
- Soru soran veya cevap veren pilotun (kaptanın izleme pilotu, ya da yardımcı pilotun uçuş pilotu olarak) neden tespit edilmediğini yönetici merak ediyor.
Fehrm, "Bu diyalogdan sonra gerçekleşen konuşma veya pilotların eylemleri neden anlatılmadı? Anahtarları kesme konumuna getirmek, uçağı ve tüm yolcuları riske atan ciddi bir eylemdir. Kalkış sırasında o bölgede herhangi bir el hareketi olmadığı için bunun bir hata olması pek olası değil," diye ekliyor.
Sivil havacılık, pilotların kasıtlı eylemlerine ilişkin vakaları biliyorPilotların suçluluğunu şu anda yargılamak zor olsa da geçmişte uçak kazalarının mürettebatın kasıtlı eylemleri sonucu meydana geldiği durumlar yaşandı.
1997 yılında Singapurlu havayolu şirketi SilkAir'e ait Boeing B737-300 tipi yolcu uçağının düşmesiyle ünlü bir kaza yaşandı.
Uçak Musi Nehri'ne çakıldı ve uçaktaki 104 kişi hayatını kaybetti. Kazanın iki nedeninden biri, pilotun intihar şüphesiydi.
Uçak, çarpma anında ses hızını aştığı için binlerce parçaya ayrılmış ve bunlardan bazıları nehir yatağına 5 metre kadar batmıştır. Bazı uzmanlar, kasıtlı eylem teorisinin kanıtlanamayacağına inanıyor.
wnp.pl