Akarsu: Ne olacak milletin hali?

Bu yörede halk ozanları çoktu. Divriği’nin ünlü Çamşıhı yöresine de çok yakındı. Bu nedenle deyişlerinde duygu yoğunluğu kendini gösteriyordu.
Repertuarının büyük bölümünde sevda türküleri ağırlık kazanıyordu. Ayrıca Akarsu'nun feleğe çattığı, gurbete içerlediği, ayrılığa üzüldüğü onlarca deyişi vardı:
Zalimin elinden halımız böyle
Ne olacak bu milletin kaderi
Beyler rahat herkes kendi keyfinde
Ne olacak bu milletin kaderi
Bağrım yanar bu sözleri söylerim
Cepheye savaşa koşar giderim
Vatanım da yoktur bir karış yerim
Ne olacak bu milletin kaderi
Yaram çok derindir kimse sarmıyor
Tok olanlar aç halimden bilmiyor
Oy verdiğim adam köye gelmiyor
Ne olacak bu milletin kaderi
Akarsu'yum çıplak ayak mert bizim
Gecekondular da olan dert bizim
Ne yapalım koyun bizim kurt bizim
Ne olacak bu milletin kaderi
Muhlis Akarsu, ''Kula kulluk yakışır mı? '' derken içtendi. Kararlıydı. Güler yüzlüydü. Yanık sesi ve sazıyla bir halk adamıydı. Her dizesinde gericiliğe ateş püsküren kardeşlik barış ve dostluğun simgesi olmuş bir ozandı.
Muhlis Akarsu, sevgi üzerine söylediği deyişler kadar çok öne çıkmasa da deyişlerinde toplumsal konulara kayıtsız kalmadı. Birkaç deyişinde cahilliğe, köleliğe, yoksulluğa başkaldırdığı görülüyordu.
Bir derdim var diyem ulu Mevla'ya
Düşmanımı düşürmesin cahile
İnsanın başını sokar belaya
Düşmanımı düşürmesin cahile
Muhabbeti kısa çok uzun sürmez
Nerde olduğunu kendi de bilmez
Cahilde mantığın zerresi olmaz
Düşmanımı düşürmesin cahile
Kendi ilminden kelamlar eder
Dünyanın altından üstünden gider
Bakarsın kendini Tanrı zanneder
Düşmanımı düşürmesin cahile
Temele basmadan çıkar çatıya
Güneşi görmeye gider batıya
Akarsu'yum aman benden öteye
Düşmanımı düşürmesin cahile
Muhlis Akarsu, sanatçı ve ozan kişiliğinin yanında girişimciliğiyle de adından bahsettiren bir insandı. Saz çalmanın dışında, kâğıt imalatçılığı, plak kaset yapımcılığı, restorancılık, kafeteryacılık gibi meslekleri denemişti.
Zamanın dev ozanları; İhsanî, Ali İzzet, Nesimi, Çırakman gibi isimlerle sahnede görüldü. Son derece yanık ve tok sesiyle bir zamanlar plak ve kasetlerde rekor düzeyinde eserler sergiledi.1980'li yıllarda türkülerinden dolayı üç yıl cezaevinde yattı. Türkiye'yi adım adım gezdi. Kendi Alevi Kültürünün tanıtımına katkı verdi. Devletin TV ve radyosunda yeterli miktarda yararlandırılmadı. Belkıs Akkale, Sabahat Akkiraz ve niceleri onun eserleriyle zirveye çıkmıştı. Akarsu'nun eserleri başka sanatçılar tarafından okunurken, herhangi bir yasaklama getirilmemiş ancak Akarsu okuyunca yasaklanmıştı.
Kırk beş yıllık ömrüne, 100'den fazla kırkbeşlik plak, 4 uzunçalar, 20 kaset ve yüzlerce deyiş bırakmıştı. 2 Temmuz 1993’de Sivas’ta büyük bir provokasyon sonucu yakılan "Madımak Oteli"nde, eşi ile birlikte Hakk’a yürümüştü.
Maddi bedeni aramızdan ayrıldı. Ama milyonlarca seveninin kalbinde yaşıyor. Akarsu gibi çağlayan sesi, bu kubbede hoş seda gibi yankılanıyor. O gelecek nesillere mazlumluğun, yürekliliğin, kararlılığın ışığı olarak kalacak…
Muhlis Akarsu’yu ve aynı olayda hayatını kaybeden aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Metin Altıok, Behçet Aysan, Edibe Sözen gibi isimlerin de bulunduğu 37 canı sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun.
İşte geldim gidiyorum dünyadan
Ne yazık ki çözemedim ben beni
Haksızlık dünyada sürüp giderken
Şekil verip çizemedim ben beni
Yalan riyakarın meşrebi şahı
Gider gariplere yükler günahı
Güzel olur erenlerin dergâhı
Bir mürşide yazamadım ben beni
Akarsu'yum halden hale büründüm
Cahilin gözüne nokta göründüm
Derya idim damlalara bölündüm
Çok bulandım süzemedim ben beni
İstanbul Gazetesi