Tarifelerin enflasyonu henüz yükseltmemesinin üç nedeni şunlardır:

Yaygın korkulara rağmen, Başkan Donald Trump'ın tarifeleri henüz enflasyonu ölçen geleneksel veri noktalarının hiçbirinde yer almadı.

Aslında, bu hafta tüketici ve üretici fiyatlarına ilişkin ayrı ayrı yapılan okumalar oldukça olumluydu; Çalışma İstatistikleri Bürosu'nun endeksleri, Mayıs ayında fiyatların yalnızca %0,1 arttığını bildirdi.

Enflasyon korkusu bitti yani, değil mi?

Aksine, önümüzdeki aylarda Trump'ın ABD'nin küresel ticaret ortaklarıyla adil bir şans elde etmesini sağlama arzusuyla fiyat artışları görülmesi bekleniyor. Ancak şimdiye kadar, vergiler fiyatları yükseltmedi, özellikle daha yüksek ithalat maliyetlerine karşı hassas olan birkaç bölge hariç.

Enflasyonun kontrol altında tutulmasında en azından üç etken rol oynadı:

• 2 Nisan'da açıklanacak gümrük vergisi öncesi şirketler ithal mallarını stokluyor.
• Masrafların gerçek ekonomiye yansımasının ne kadar zaman aldığı.
• Tüketiciler kemer sıktıkça elektrik şirketlerinin karşı karşıya kaldığı fiyatlandırma eksikliği.

Nomura'nın kıdemli ekonomisti Aichi Amemiya bir notta, "Mayıs ayındaki tarifelerin sınırlı etkisinin, tarife öncesi stoklamanın ve tarifelerin ithalat fiyatlarına gecikmeli yansımasının bir yansıması olduğuna inanıyoruz" dedi. "Tarifelerin etkisinin önümüzdeki aylarda muhtemelen gerçekleşeceği yönündeki görüşümüzü sürdürüyoruz."

Bu haftanın verileri tarife baskılarına dair izole kanıtlar ortaya koydu.

Genellikle ithal edilen konserve meyve ve sebzelerin fiyatları ay boyunca %1,9 arttı. Kavrulmuş kahve %1,2 arttı ve tütün %0,8 arttı. Dayanıklı mallar veya büyük ev aletleri (%4,3 artış) ve bilgisayarlar ve ilgili ürünler (%1,1 artış) gibi uzun ömürlü ürünler de artış gördü.

RSM Başekonomisti Joseph Brusuelas günlük piyasa notunda, "Ev aletleri fiyatlarındaki bu artış, ithal çamaşır makinelerinin maliyetinin arttığı 2018-20 ithalat vergileri döneminde yaşananları yansıtıyor" dedi.

Ancak, birçok ekonomistin korktuğu gibi fiyat artışlarının kalıcı mı, yoksa geçici mi olacağı konusundaki en büyük testlerden biri, tüm ekonomik faaliyetlerin yaklaşık %70'ini yönlendiren tüketicilere bağlı olabilir.

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bu ayın başlarında yayınladığı ekonomik faaliyet raporunda, önümüzdeki dönemde fiyat artışları yaşanması ihtimaline işaret edilirken, bazı şirketlerin daha yüksek maliyetleri yansıtmaktan çekindiği belirtildi.

Wilmington Trust'ın baş ekonomisti Luke Tilley, "Uzun zamandır tarifelerin enflasyona yol açmayacağı ve ekonomik zayıflığa ve nihayetinde deflasyona neden olma olasılıklarının daha yüksek olduğu görüşündeydik," dedi. "Çok fazla tüketici zayıflığı var."

Nitekim, birçok ekonomistin Büyük Buhran'ı tetiklediğine inandığı 1930'daki zararlı Smoot-Hawley tarifeleri sırasında da büyük ölçüde böyle oldu.

Tilley, tüketicilerin tatil ve eğlence harcamalarını kısmaya başladığına dair işaretler gördüğünü, bunun da şirketlerin enflasyonun 2021'de artmaya başladığı dönemde olduğu kadar fiyatlandırma gücüne sahip olmayabileceği anlamına gelebileceğini söyledi.

Ancak Fed yetkilileri, tarifelerin fiyatları nasıl etkilediğini görmek için yaz boyunca kenarda bekliyorlar. Piyasalar, enflasyonun azalmasına ve istihdam tablosunun çatlak belirtileri göstermesine rağmen, Fed'in faiz oranlarını düşürmeye devam etmek için Eylül ayına kadar beklemesini bekliyor.

Brusuelas, "Bu sefer, enflasyon geçici olursa, Federal Rezerv politika faizini bu yılın ilerleyen zamanlarında düşürebilir," dedi. "Ancak tüketiciler, evdeki gıda veya diğer malların fiyatındaki kısa vadeli bozulmalar nedeniyle kendi enflasyon beklentilerini daha da yükseltirlerse, Fed'in faiz oranlarını düşürmesi biraz zaman alacaktır."